Tüm gününü mahveden bir kalabalıkta kendine boşluklar bulup ilerlemeye çalışan bir motorcu düşünün, kibar olduğu kadarda araçların yolunu kesmemek için onlardan olabildiğince uzaktan geçiyor. Toplu taşımanın verdiği çileden kurtulmak için bu adam bir scooter almış. Ve zamanını yolda vermemek için, kolaylıkla gidip gelmekten başka amacı yok.
Trafikte kimse ona yol vermiyor. Devamlı önüne kıranların, hiç olmadık yere kıskançlık küfürlerinide içine atarak yol alıyor. Bir çok kez kaza atlatmış ve bir araca çarparsa durup ilk işi özür dilemek oluyor. Cezasına razı ama yine küfür yiyor fakat hala nazikliğinden ve kibarlığından ödün vermemeye çalışıyor.
Yolda kalan araçların herbirine yardım ediyor, huzur aramıyor sadece işe zamanında ve çabuk gidip gelmek istiyor. Belki hafta sonu eşi, sevgilisi ile küçük gezintiler planlıyor ama o gezide de üstüne çıkmaya çalışan bir çok araçtan kendini sakınmak zorunda kalıyor.
Yoldaki araçlardan tek istediği şey ise sadece onun şeridine girmemeleri ve onuda araçtan saymaları. Minibüsten önce geçmek istediğinde minibüste gaza basarak yol vermemeye çalışıyor. Aslında bir husumet yok aralarında ama alışılagelmiş küçük aracı ezeceksin mantığı bu hareketi doğuran. Taksiciye diyor ki “üstüme kırdın beni öldürecektin”. Cevap “sende oradan gitmeseydin” motorcu bunu da yutuyor. Kavga etmemek için zor tutuyor. (minibüs ve taksi genellemesi lütfen herkesin böyle olduğunu düşündürmesin)
Selam verdiğin kamyoncu, otobüs şoförü el hareketi yaptığını düşünüyor, sen önden geç dediğin hususi oto ise o el sallama hareketini yalnış anlayıp “bir yerine sok diyerek” sana arkadan çarpıyor. Yani yalnış anlamaya müsait bir toplumun, delirmiş bir toplumun içinde normal olabilen kibar insanların ezilmemesi gerekliliği varlığı bir türlü kabul edilemiyor.
Yoldaki her araç yolun kendisine ait olduğunu sanıyor, her trafiğe çıkan araç motorun bir araç bir vasıta olmadığını düşünüyor. Trafik terörü en çok bu aramızdaki kibar insanları bozuyor ve yakında bu kibar insanları arar duruma düşeceğiz.
Aşırı trafikteki BMW’li adam önüne bir motosikletli girince ona zarar vermeye çalışıyor, gidip bilerek ayağına çarpıyor. Özür dilemiyor, aracın içinden çıkıp ne olduğuna bile bakmıyor. Bunu yapmak hoşuna gidiyor. Çünkü herşeye karşı öfkeli, psikolojisi bozuk, kafası dağınık, hınç almak istiyor ve bunu herşeye karşı herkese karşı yapıyor. (BMW’li adam örnektir, kimse üstüne alınmasın)
İnsanlara it gibi davranmaya alışmış, çünkü annesi onu “paşam benim” diye sevmiş, karısı vey sevgilisi hep “aslanım benim” diye hitab etmiş. Nazik olunabileceği veya kibar davranılabileceği hiç söylenmemiş ve böyle şeyler ile hiç karşılaşmamış. Kibarlıkla karşılaştığı zaman küfredebileceğini düşünüyor çünkü karşısındakini zayıf diye düşünüyor.
Gülmeyi öğrenmemiş, hal hatır soranları hep bu benden para isteyecek uzak durayım diye düşünmüş. Kibarlığın verebileceği günlük enerji ile hiç yüzyüze kalıp, huzurlu şekilde bir gün geçirmemiş.
Hep salak yerine koymuş ve aldatmayı kazanç olarak bilmiş.
Hepinize kibar sürüşler
Bir alıntı:
Ezme duygusunun başka bir açıklaması; Nezaketi, eziklik olarak algılayan insana has bir durumdur. Aynı nezaketi erkek üzerinde gören insan bunu ibnelik olarak da algılar. Hemen buraya bir anekdot giriyorum. lisedeyken, bizim okula ingiltere’den gelmiş bir arkadaşım vardı. Çocuk Türk’tü. lakin ilk okulu, orta okulu falan oralarda okumuştu. Çok kitap okurdu, Fanzin çıkarırdı, teşekkür etme ve özür dileme gibi bize yabanıl hareketler geliştirmişti bünyesi, okulun dağılma saatlerinde kızlara kapı tutardı falan. İki günde ibneye çıkmıştı adı. lakin okulun en güzel kızını da götürürdü. İşte öyle bir şeydi.
Mesele, nezaketi karşı tarafın üzerine üzerine alınmasında yatar. Vefakat, nezaket aslen kişinin kendisiyle ilişkisinden doğmuş bir yansımadır. Burada yatan ayılığı üzerine alınmaya meyilli arkadaşlarım, sözüm size: mevzu sizinle ilgili değil. Siz ayı olmaya devam edin.
Ek bilgi için email göndersem bakar mısınız
Fotoğraf gönderebiliyormuyuz size