Nemrut Gölü, dünyanın ikinci, Türkiye’nin en büyük krater gölü olup, adını MÖ 2100’de yaşamış Babil Hükümdarı Nemrut’tan almıştır.
Nemrut Gölü, Van Gölü havzasının batısında, Bitlis ilinin Tatvan, Ahlat ve Güroymak ilçeleri arasında yer almaktadır.
Nemrut’ta patlamalar sonucunda oluşan kraterin ağız genişliği 48 km2, taban genişliği 36 km² dir. Nemrut kalderasında deniz seviyesinde 2.247 m yükseklikteki krater alanı içinde ikisi büyük toplam 5 tane göl bulunmaktadır. Derinliği ortalama 100 m ve en derin noktası 155 m’dir. Göl çevresindeki sıcak sular ve kaplıcalar volkanik faaliyetlerin son izleridir. Kar ve kaynak sularıyla beslenen ve yer yer derinleşen Nemrut Gölünün suları soğuk ve tatlıdır. Su örneklerinin analizi berrak, renksiz, kokusuz ve normal içme suyu lezzetinde olduğunu göstermiştir. Suyu, radyoaktivite açısından, normal sınırlardadır. pH asitlik derecesi 7.4 ile hafif alkalidir. Nitoplankton bakımından oldukça zengin olan Nemrut Gölü’nde 1986 yılında az sayıda bırakılan aynalı sazan balığı, kısa sürede çoğalmış ve balıkçılık yapılabilecek seviyeye gelmiştir.
Burada farklı bölgelere ait bitkilerin bir arada yaşamaya devam etmesi, göl seviyelerinin hemen hemen sabit kalması, yağış ve buharlaşma dengesinin kurulmuş olması, buranın bir mikroklimaya sahip olduğunu göstermektedir.
Oluşumu
Nemrut kraterinin oluşumunun Pliyosen jeolojik döneminde Doğu Anadolu’da tektonik sıkışmaya bağlı olarak gelişen bir genişleme çatlağı ile başladığı sanılmaktadır. Doğu Anadolu’nun jeolojik geçmişi incelendiğinde, önceleri Van Gölü havzası ile Muş havzasının birleşik olduğu anlaşılır. Yanardağın akıntılarıyla oluşan 1.760 m rakımlı Rahva düzüyle bu havzaların birbirinden ayrılması ve Van Gölü’nün bugünkü haline gelmesi, Nemrut Dağı’nın volkanizması sonucu olmuştur. Nemrut’un oluşum süreci boyunca yaklaşık olarak 210 km³ civarında volkanik maddeyi çevresine püskürttüğü hesaplanmaktadır.
Nemrut yanardağından ilk patlama ile çıkan toplam madde yaklaşık 110 km³ olup, yakın çevreye çökelmiştir. Çıkan lav miktarı ise yaklaşık 30 km³ kadardır. Zamanla çıkan lavlar bacanın kenarında birikerek, koninin yüksekliğini 4.000 m’nin üzerine çıkartmıştır. Bu arada yükseklik kazanan bacanın tıkanmasıyla uzun bir sükûnet devresine giren yanardağda gaz ve erimiş magma tabakası iyice sıkışmış ve sonunda büyük bir basınçla patlamıştır. Ayrıca ışınsal ve dairesel yarıklar genişleyerek zayıflayan bacanın üst kısmı çökmüş ve bugünkü kaldera meydana gelmiştir.Yaklaşık 40 km2lik bir yüzölçüme sahip Nemrut Kalderası, Türkiye’nin volkanizma faaliyetleri açısından, en karakteristik ve en orijinal yeryüzü şekillerinden birisidir.
Nemrut Kalderası tabanının batı yarısı göl ile kaplıdır. Zirvede ikisi devamlı, üçü mevsimlik olmak üzere beş göl bulunmaktadır. Nemrut göllerinin en büyük olanı yarım ay şeklindeki Nemrut Gölü’dür. Bu gölün ortalama derinliği 100 m civarındadır. Gölün kuzey batı kenarındaki bir noktada 155 m. derinlik ölçülmüştür. Nemrut Gölü’nün görünür bir dışa akışı yoktur.
Jeolojisi
Nemrut Dağı’nın kraterinin orta kısmı, obsidiyen lâvları ile tüfler tarafından işgal edilmektedir.
Kaldera oluşumu sırasında oluşan Nemrut volkanına ilişkin piroklastitler çok geniş alanlar kaplar. Geri düşme ve ignimbirit akıntılarından oluşmaktadırlar. Yaklaşık 4.189 km²’lik bir alanı örterler. Kuzeyde ve güneyde yayılım gösterir. Ahlat taşı olarak da bilinen trakitik bileşimdeki koyu kahveden siyaha kadar değişen renklerdeki ignimbiritler güneyde Bitlis vadisi içinden bazaltların üzerinden akmıştır. Kaldera oluşumu ile ilgili bu püskürmeler olasılıkla 90.000 ile 30.000 yıl öncesi bir zaman aralığında meydana gelmiştir . Kaldera sonrası faaliyet kaldera içinde ve kuzeydeki kırık zonu üzerinde görülmekte olup, üç aşamada gerçekleşmiştir. 30-12 bin yıl arasında kaldera içinde komenditik lav akıntıları ve domlar oluşmuştur. Kaldera içinde 10 adet maar bulunmaktadır.
Volkanik malzeme; cüruf, sünger taşı ve obsidiyenden oluşmaktadır. Yöredeki kayaçlar incelendiğinde, bazalt, andezit ve trakitlerden oluşan akışkan türleri ile kül, tüf, pomza ve ignimbirit gibi volkanik yağış ile oluşan kayaçlardan meydana geldiği görülür.