Her motosikletin kendine göre bir güç eğrisi vardır. Yani her motor azami gücünü farklı bir devir aralığında üretir. Sorumuza yanıt ararken örnek olarak Ducati Monster 620 ile Yamaha FZ6 yı kullanıcağız. İki motorun güç eğrilerini karşılaştırarak azami torklarını kaç devirde ürettiklerine bir bakalım.
Monster neredeyse tüm devir aralığı boyunca yüksek miktarda tork üretebiliyorken (5 kg-m nin üstünde) FZ6 onun ürettiği güce ancak 7500 dd dan sonra kavuşabiliyor. Yani 2 silindirli ve 63 bg lik bir motor, 4 silindir ve 98 bg lik bir motordan çok daha çabuk ve sürekli olarak üretebiliyor bu gücü. Bundan sonrası doğrudan konumuzla ilgili olmadığından karşılaştırmayı daha çok uzatmıyorum.
Sürüş sırasında önemli olan husus şudur. Motosikletin otomobillere ve diğer ağır vasıtalara kıyasla en önemli avantajı çabuk ivmelenebiliyor olması. Ortalama bir enduro motosiklet bile Porsche Boxter kadar çabuk çıkabilir 0 dan 100km/s e. Bu gücü kendi çıkarımıza kullanabilmek için sürüş esnasında motorun devrini “mutlu bölge” (happy zone) dediğimiz aralıkta tutmalıyız. Bu aralık nedir? Bu aralık motorun gaz koluna hassas tepkiler verdiği, gaz açıldığında ivmelendiği ve kapatıldığında yavaşladığı bir bölgedir. Bu mutlu bölge Monster’da 3 – 9 bin dd arasındayken (toplam çevrilebilen devir miktarının büyük kısmında güç var) FZ6 da 7500 ile 12500 arasında oluyor. Bu veri aynı zamanda neden FZ6 nın agresif ve Ducat’nin ılımlı bir makina olduğunuda anlatıyor.
FZ6 motoru azami torkunu 10 bin dd da azami beygirini ise 12 bin dd da veriyor. Ancak 2 – 6 bin dd aralığında oldukça az güç üretiyor. Bu az güç ürettiği devir aralığında motorun gaz kolunun hareketlerine tepkisi yavaş oluyor. Mesela 40-50 km/s gibi bir hızla giderken 3. vitese atın. Deviri 3 binlere düşürün ve birden gaz verin. Göreceksiniz ki motor astımlı bir hastanın nefes almaya çalışması gibi böğürecek ve alışık olduğunuz atikliği gösteremeyerek yavaşça hızlanacak. Aynı şekilde birden gazı bıraktığınızda ise motor kompresyona girip yavaşlamayacak aksine, sanki debriyaja basmışsınız gibi akıp gitmeye devam edecek. Halbuki 40 km/s hızında 1. vitese atsanız devir birden 7 bin lere çıkacak. O devirdeyken gaz kolunu birazcık çevirmeniz bile motorun birden ileriye atılıp inanılmaz bir hızla ivmelenmesini sağlayacaktır. Benzer şekilde, gaz kolunu birden kapatmanız ise motorun kompresyona girerek sanki arka frene basmışsınız gibi yavaşlamasına sebep olacaktır.
Bu konuda yaygın iki hata yapılıyor.
Birincisi motorlar yüksek devrin zarar verebileceği inancıyla (ki vermez – bu motorlar yüksek devir için tasarlanmış pistonlara – kapaklara – yataklara – krank kollarına vs. sahipler) veya benzin tasarufu yapmak için düşük devirlerde ve yüksek viteslerde kullanılıyor. Buda acil bir durumda gaz koluna hızlı tepki vermeyen bir motorla yapılan kazalara veya tatsız olaylara sebep verebiliyor. Çünkü vites küçülterek deviri yükseltirken kaybettiğiniz 1 sn bazen pahalıya mal olabilir. Özellikle şehir içinde, aniden karşılaştığımız sıkışık bir durumdan paçayı sıyırmak için o ani güce ihtiyacımız olabiliyor. Nede olsa şehir içinde tehlikeler çok daha sık ve ansızın çıkıyorlar karşımıza.
Diğer hata ise bazen deneyimsizlikten bazende etrafa motorun sesiyle hava atmak için, motorun çok yüksek devirlerde kullanılması. Örneği yine FZ6 dan veriyorum. Sürekli 11-12 dd da kullanılması büyük hata. Motora bir zararı olduğundan yada çok benzin harcadığından değil. Gaz kolu sonuna kadar açılsa bile motorun artık üretebileceği bir güç olmadığından hata. Zaten nerdeyse %100 performans alırken motordan, birden hızlanmanız gerektiğinde tek alternatifiniz vites büyütmek olacaktır ki buda o değerli 1 sn yi yine kaybettiğimiz anlamına gelir. Gaz kolunu çevirdiğimizde motorun hala üretebilecek gücünün olabileceği bir konumda olmak en makulu.
Demek ki ne yapıyoruz? Motorumuzu sürerken onu mutlu alanın içinde tutmaya özen gösteriyoruz. Benzin parası, motorun yıpranması, ses kirliliği gibi etkenler biraz öznel olduklarından tartışılabilirler belki ama, hiç bir şeyin kendi canımızdan değerli olmadığını düünüyorum. Deneyimli bir motorcu devir göstergesine bakmadan motoruyla anlaşır ve onun mutlu olduğu bölgeleri hisseder. Tabii km ve senelere bağlı bir tecrübeyle edinilen bir beceri bu.
İllahaki de fazla vites değiştirmeden ve az yakarak üstelikte çevreyi çok rahatsız etmeden gitmek istiyorsanız, 2 silindirli bir makina almanızı tavsiye ediyorum.
Peki bu durumun geçerli olmadığı zamanlar yok mudur? Elbette vardır.
Yol tutuşun az olduğu, motorun ani yavaşlama ve hızlanma tepkilerine, zeminin uyum sağlıyamıyacağı şartlarda daha yüksek vites ve daha düşük devir kuralı devreye girer. Özelikle yerlerin hep ıslak olduğu yağmurlu havalarda, zeminde mıcır, kum ve pislik olduğu zamanlarda birde (nadirde olsa) asfaltın aşırı sıcaktan erimiş olduğu zamanlarda geçerlidir bu istisnalar.
Kaynak: ortasehpa