Motorcular, The Bikeriders filmi eleştirisi
The Bikeriders : Asfaltın Tozunu Atmaktan Fazlası Gerekiyor!
Başrolde kim var derseniz, işte tam burada filmi anlatmaya başlarım. Çünkü başroldeki aktörler motosikletler! Evet, bildiğiniz koca makineler… Oyuncular, motorlarının arkasında kaybolmuş; motorlar da “Ben bir Harley’im, saygı duyun!” havasında geziyor. Filmin asıl yıldızları kesinlikle yağ, benzin ve egzoz sesi!
Filmde, bir grup motorcu çetesi dünyayı mı kurtarıyor? Hayır! Ama birbirlerine hava atmak için çok çaba sarf ediyorlar. Deri ceketler, gözlükler, hatta rüzgarda uçuşan saçlar (bize çaktırmadan saçları spreyle yapıştırmışlar). Kimse durup “Biraz yavaş gitseniz, bak yollar bozuk” demiyor. Hepsi hızlı, öfkeli ve bir o kadar da karizmatik olduğunu sanan insanlar.
Şimdi, filmin konusu: Motosiklet sürmek. Evet, hepsi bu. Bir sahnede 10 dakika boyunca aynı düz yolda gitmelerini izledim. Arada bir fren yapıyorlar ve sonra tekrar hızlanıyorlar. “Acaba yanlışlıkla bir bisiklet yarışını mı açtım?” diye düşünmedim değil.
Dialoglar? Tam bir motosiklet jargon dersi gibi. “Benzini fulledin mi?” “Lastik basıncın nasıl?” diye sordukları anda, derin bir dram bekliyorsunuz, ama hayır! Bu kadar basit. İçinde ne bir aşk, ne de bir düşmanlık var. Yalnızca: “Kaskımı nereye koydum?” sorusu dönüp duruyor.
Filmin doruk noktası ise… Sanırım biri lastik patlatıyor? Ya da belki de zincir atıyor… O sahnede gerçekten gözlerim yaşardı. Çünkü kimse böyle bir aksiyon beklemiyordu. Tabii bir de arada sırada gelen müzikler var ki, motor homurtularına eşlik eden klasik rock tınıları… Tam bir nostalji.
Sonuç: Eğer motosikletlerin caddelerde nasıl kaydığını izlemek istiyorsanız, bu film tam size göre. Ama eğer bir hikaye, diyalog ya da anlamlı bir şeyler arıyorsanız… belki de en iyisi motorunuzu alıp kendiniz bir geziye çıkın!
Bu filmi izledikten sonra motor tutkusu olan herkes, “Ben de yaparım bu işi” diyecek. Çünkü yapabilirsin! Tek ihtiyacın olan bir motor, biraz rüzgar ve bol bol sessiz anlar…