Bir motosiklet sahibinin motosikletinde görsel düzenlemeler söz konusu olduğunda günümüz normları çerçevesinde motosiklet kullanma sanatında kabul görmüş kuralları kendisine temel alır. Bunun sebebi zaman zaman içerisinde soluduğu kendi yaşam sahasına aitlik hissi ile ilgilidir.
Motosiklet kullanmaya başlayanlar bir süre sonra kullandıkları motosiklet ile kendilerini öyle özdeştirirler ki ona derinlemesine dayanan perspektif bir yaklaşımla yaklaşırlar. Fakat bir motosiklet kullanıcısı bu aşamaya gelene kadar çeşitli yollardan geçer. Bu bahsi geçen yolların başında kişinin yaşam alanı oldukça önemlidir. Zira motosiklet demek tıpkı eve gelen bir misafire aynı masa da bir tabaklık daha yer açmak gibidir fakat burada dikkat edilmesi gerekilen konu motosiklet bir misafir değil bir yerden sonra hayatınızın bir parçası, evinizin bir bireyi olmaya başlar. Bir motosikletçi ilk motosikleti üzerinede çeşitli oynamalara gider.
Örnek Bir Motosikletçinin Yaşamındaki Temel Kompozisyon
Ona öncelikle satın aldığı gibi değil kendi zevkleri doğrultusunda form verir, onu renklendirir ve üzerinde çeşitli oynamalar yapar. Bu bir başlangıçtır. Motosiklet kullanıcısı henüz yeni yeni tanımaya başladığı motosikleti üzerinde yaptığı bu değişiklikleri ve oynamaları bir süre sonra başka değişikliklere ve yeniliklere bırakacaktır. Bunun sebebi motosiklet kullanıcısı ile motosiklet arasındaki ilişkinin de aynı orantı da şekillenmesi ile ilişkilidir.
Bir Motosikletçinin Yaşamındaki Temel Kompozisyon ruhunu yansıtmasıdır
Nasıl ki sosyal yaşantınızda yeni birisiyle tanıştığınız vakit hayatınıza büyük oranda etki ediyorsa motosikleti de aynen öyle düşünebilirsiniz. Belirtmeliyiz ki motosikletler diğer taşıt araçları gibi sadece bir yerden başka bir yere varmak için kullanılan şeyler değildir. Motosiklet sahibi için kendisini içerisinde bulduğu bambaşka ve aynı zamanda etkin olan bir dünyadır.
Dolayısıyla onun arızalanması veyahut herhangi bir parçasının zarar görmesi demek sahibi için oldukça etkili bir şeydir. Pek tabii, burada bahsi geçen “etki”nin bir yerden başka bir yere ulaşırken yarıyolda kalma hissiyle hiçbir bağlantısı yoktur. Nitekim burada yarıyolda kalan esas olarak motosiklet kullananın motosikletiyle kurduğu duygusal paylaşımda bizzat kendisidir.
Bir Motosikletçinin Yaşamındaki Temel Kompozisyon kendisiyle özdeşleştirmesidir.
Sonuç olarak buradan çıkarmamız gereken şey motosiklet onu kullanan için sadece bir tutku nesnesinden ibaret değildir, onu kullanan gözün gerçek algısına en yakın resmi yapabilmektir.