Bütün kadınlara olan büyük saygım onların her birinin bir anne, bir abla, bir kız kardeş, bir kız çocuğu olduğunu düşündüğümden ve bildiğimden dolayı.
Her biri bizim bir parçamız öyle ya da böyle.
Ancak insanın doğasında mı var bilmiyorum ama kendi parçamızı bile parçalıyoruz.
Kadın dediğimiz, kadınlarımız dediğimiz, anne, abla, kız kardeş dediğimiz insanları parçalıyoruz. Hem fiziksel hemde zihinsel olarak.
Bu Dünya Kadınlar Gününe karşıyım ben.
Karşıyım çünkü Onlar için sadece bir gün değil, her gün verilmeli.
Umarım bir gün Kadınlara hak ettikleri değeri verebilir ve onları yaşatabiliriz,
Saygı ve sevgi ile
……………………………………………………………………………………………………………………………………….
Ve kadınlar,
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri,
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve karasabana koşulan
ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız
Bugün Dünya Kadınlar Günü
………………………………………………………………………………………………………………………………………
Bu yıl belki de her zamankinden daha isyan dolu bir8 Mart karşılıyoruz. Üstünden henüz bir ay geçmeyen Özgecan Aslan cinayetinden sonra aldığımız onlarca taciz, şiddet haberiyle daha da öfkeliyiz. Maalesef bunlar ilk defa olan şeyler değil, yıllardır bu ülkede binlerce kadın tecavüze uğradı, öldürüldü. Bunu bilmek ne kadar acı olsa da belki ilk defa kadın cinayetlerinin bu kadar haber olmaya başlaması ve tepki uyandırması mücadelemize ışık tutacaktır. Bu umudun büyüyerek yeşermesini diliyor ve yazıma 8 Mart hakkında aklıma takılan başka bir soru(n)la devam ediyorum.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü müdür yoksa Dünya Emekçi Kadınlar günü müdür? Bunun için önce tarihe kısa bir yolculuk yapmak gerekiyor.
8 Mart’ın tarihçesine baktığımızda 1857 ve 1908 tarihlerindeki iki ayrı greve rastlıyoruz. İki grev de New York’taki tekstil işçisi kadınların iş saatleri, ücretler ve çalışma koşulları konusundaki talepleri doğrultusunda gerçekleşmiş. Maalesef bir tanesi patronların kadın işçileri dışardan destek görmesini engellemek için fabrikaya kilitlemesi ve çıkan yangın sonucunda 129 kadının can vermesiyle son bulmuş. (Yangın olayı çoğunlukla 1857 greviyle anılsa da bazı kaynaklar 1908 grevini işaret etmektedir.) Kadınlar Günü’nün resmen 8 Mart olarak ilan edildiği 1921 yılından bu yana da eylem ve kutlamaların adı belli topluluk ve zamanlarda “Emekçi Kadınlar” ya da “Kadınlar” günü olarak ikiye ayrılmış, bu konuda birçok tartışma ve teori türemiştir. Bugün Türkiye’de de bazı politik örgütlerin sadece “8 Mart Dünya Kadınlar Günü”nü kutlarken bazılarının “emekçi kadın” olgusunun altını çizdiğini görüyoruz.
Bu başlangıçtan ışık tutacak olursak 8 Mart’ın emekçi kadınların günü olduğunu söylemek mümkün. Peki emekçi kadın yalnızca bir patron boyunduruğunda maaşlı çalışan kadın mıdır? Ben Türkiye coğrafyasındaki (hatta tüm dünyadaki) her kadının toplumdaki konumlandırılışı itibariyle emekçi olduğuna inanıyorum ve bu yüzden kadın/emekçi kadın ayrımına gerek görmüyorum. Sanırım burda da “emek”ten kastımızı tanımlamak gerekiyor. En yakınımdan örnek verecek olursam benim annem hayatının yalnızca 3-4 yıllık bir döneminde cep harçlığı tadında kazandığı bir parayla çalışmış onun dışında hiç kendi parasını kazanamamıştır. Bu durumun onun tercihi olmaması başlı başına bir hak mücadelesi gerektirirken aynı zamanda evde aile ekonomimize en az babam kadar katkı sunan bir rolü vardı. Babam emekliye ayrılsa da hala sürmekte olan annemin evdeki emeğinin karşılığı belki de hiçbir emeklilik ikramiyesi olamaz. Çoğunuzun “benim annem için de öyle” diye düşündüğünüzü tahmin ediyorum. Çünkü sanırım bu yazıyı çoğunlukla “şehirli ev hanımı” kadınların çocukları okuyacaktır. Peki ya köyde her sabah ineklerini otlatmaya götüren ve eline bir kuruş para geçmemiş teyzem? Tarlalarda yaz kış ter dökerek çalışan ama çalışma hayatında hiç adı geçmeyen kadınlar? Sekiz çocuğunu büyütmek için hiç evinden ayrılamamış kadınlar? İktisadi hayatta hiç değer görmeyen bu kadınların bir 8 Mart’ı da olmasın mı?
Bunu sorduğumda “e zaten emekçi kadınlar derken onları dahil ediyoruz” cevabını alıyorum. Peki bu emekçi kadınlardan gayrı ayırdığımız kadınlar kimler? Sanırım babadan, kocadan dolayı ekonomik standardı yüksek, hazır bir hayata konmuş burjuva kadınlar. 8 Mart’ı “emekçi kadınların” günü ilan edenlerin burjuva sınıfı kadınları 8 Mart’tan dışladıklarını düşünüyorum. Ama benim için 8 Mart tüm kadınlarındır ve öyle kalmalıdır. Çünkü 8 Mart kadınların iktisadi alandaki emek sömürüsüne isyandan doğmuş ancak yıllar içinde toplumsal hayattaki tüm haklarının mücadelesinin simgesi olmuştur. Keşke ayrımcılık yaşadığımız tek şey iktisadi hayat olsaydı ancak yıllardır toplumsal hayatın her yanında emeğimiz hatta varlığımız sömürülmekte. Maalesef tek mücadelemiz eşit işe eşit ücret değil. 8 Mart’larda tacize, tecavüze, şiddete karşı da başkaldırıyoruz. Burjuva sınıfındaki birçok kadının da kendi ekonomik özgürlüğünü kazanmak istemediğini nerden biliyoruz? Buna izin verilmemiş olması 8 Mart kortejlerinde onlara da bir yer açmaz mı? Hem ne biliyoruz onların da özel doktorları tarafından taciz edilmediğini, babaları ya da kocaları tarafından korumaları olmadan özgürce bir gece dışarı çıkmalarına izin verilmediğini? Onların bu hayatta hiçbir emekleri yok mudur? Her burjuva kadının hayatının televizyondan tanıdığımız Bihter Ziyagil’inki gibi olmadığını tahmin ediyorum. O yüzden onları da 8 Mart alanlarında görmekten sadece mutluluk duyarım. Uğraşımız burjuva kadınları bu günden uzak tutmaya çalışmaktan çok onları da alana ve mücadeleye davet etmek olmalıdır. Yoksa herkesin sınıfının gerektirdiği yerde durmasını beklerken sınıfsız bir toplum hayalini bile kuramayız. 8 Mart evde de eşit olmak, sokaklarda özgürce gezebilmek, bekar olmak veya evlenmek, kürtaj olmak veya doğurmak, istediğimizi giyebilmek için mücadelemizin simgeleşmiş bir günüdür. 8 Mart “emekçi” olan/olmayan, cinsiyet ayrımcılığının farkında olan/olmayan her kadının günüdür. 8 Mart kadınların günüdür!
8 Mart’ı kadınlar arasında ayırmaktansa kapitalist sistemden yana ayırıp sahip çıkmalıyız. Çünkü maalesef böylesine erdemli bir isyandan yola çıkan Kadınlar Günü kapitalist sistem içinde kadınlara hediye alınacak bir gün olarak aşılanmaya çalışılmaktadır. Asıl korkmamız gereken tehlike budur. Hayır, 8 Mart kadınlara çiçek almanız gereken bir gün değildir! Onların çiçek değil insan olduğunu ve erkeklerle eşit haklara sahip olduğunu hatırlamanız gereken gündür! Bu yüzden 8 Mart’ımıza da sokaklara da tüm kadınlar bir arada sahip çıkmalıyız.
Mücadeleyi saptırmadan ve unutmadan devam ederek, mücadele etmek zorunda kalmayacağımız eşit bir geleceğe ulaşmayı dilerim. Tüm kızkardeşlerimin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun!
8 Mart 2015
karamuk.
Bugün Dünya Kadınlar Günü